ŞİMDİNİN GÜCÜ VE ZAMANIN DİYALEKTİĞİ FARKINDALIK ÜZERİNE FELSEFİ BİR DOKUNUŞ

 


ŞİMDİNİN GÜCÜ VE ZAMANIN DİYALEKTİĞİ
FARKINDALIK ÜZERİNE FELSEFİ BİR DOKUNUŞ

Farkındalık (Mindfulness), dikkati kasıtlı bir şekilde ve açık kalpli bir merakla şimdiki zamana yöneltmekten doğan bilinç hâlidir. Bu bilinç, geçmiş-şimdi-gelecek üçlüsünün diyalektik geriliminde, geçmişin gölgelerinde kaybolmayı veya geleceğin belirsizliğinde savrulmayı önleyerek, bireyin zamansal varoluşunun çelişkilerini aşmasını ve anı otantik biçimde deneyimlemesini sağlar. Heidegger'in "Dasein" kavramında vurguladığı gibi, insan "zaman-içinde-varlık" olarak, geçmişe dönük "olmuşluk" ve geleceğe dönük "tasarı" arasında salınır, ancak asıl varoluşsal gerçeklik şimdide açığa çıkar. Gündelik yaşamın akışında, bilinç sürekli bir diyalektik süreç içindedir: geçmişin tezi ve geleceğin antitezi arasında, şimdinin sentezini yaratma mücadelesi verir. Çoğu zaman geçmişte yaptığımız hataları obsesif biçimde zihnimizde döndürür, pişmanlıkların melankolisinde kayboluruz. Kierkegaard'ın "kaygı" (angst) kavramında işaret ettiği gibi, bazen de gelecek projeksiyonlarında kendimizi kaybeder, henüz gerçekleşmemiş olayların endişesini şimdiye taşırız. Bu diyalektik gerilimde ne geçmişin determinizmini aşabilir ne de geleceğin kontingentliğini çözebiliriz; ancak şimdinin diyalektik sentezinde kendimizi bu kısır döngüden kurtarmamız mümkündür.

Toplumsal ve tarihsel değişim kaçınılmazdır; birey, kendisini koşullayan bu dış diyalektiğe uyum sağlayabilmek için, zihnin ve duyguların iç diyalektiğinde esnek bir yapı geliştirmelidir. Geleneksel düşüncenin sunduğu metafizik çözümler, modernitenin karmaşık diyalektiği karşısında yetersiz kalmaktadır. Günümüz insanının ihtiyacı, Sartre'ın "dünya-içinde-varlık" kavramında vurguladığı gibi, özgürlük ve belirlenimcilik arasındaki gerilimde, zihinsel ve bedensel varlığının bütünlüğünü koruyarak şimdinin diyalektik potansiyelini keşfetmektir. Bu yönelim, düşüncesizce hedonist bir "carpe diem" anlayışı değil, Hegel'in diyalektik sürecinde olduğu gibi, geçmişi (tez) ve geleceği (antitez) aşan ama aynı zamanda içinde barındıran bir şimdi (sentez) bilincine ulaşmaktır. Merleau-Ponty'nin "bedenleşmiş bilinç" kavramıyla ifade ettiği gibi, asıl mesele, geçmişin deneyimlerini bedensel hafızada içselleştirerek, geleceğe dair projeksiyonların yarattığı kaygıyı fenomenolojik bir paranteze alıp, şimdinin somut gerçekliğini duyumsal ve zihinsel bütünlükte deneyimleyebilmektir.

Örneğin, travmatik bir ilişki geçmişi olan bireyi ele alalım. Adorno'nun "olumsuzun diyalektiği" perspektifinden, bu deneyim, bireyin şimdiki zamandaki ilişkisel varlığını da şekillendiren bir negatiftir. Yeni bir ilişkide, geçmiş travmanın gölgesi ve gelecek beklentilerinin ağırlığı arasında sıkışan birey, şimdinin somut gerçekliğini göremez hale gelir. Burada farkındalık, Husserl'in "fenomenolojik indirgeme" yönteminde olduğu gibi hem geçmişin hem geleceğin belirlenimlerini paranteze alarak, şimdiki ilişkinin öznel ve nesnel diyalektiğini dolaysız biçimde kavrama pratiğidir. Farkındalık, zamanın üçlü diyalektiğinde ne geçmişin determinizmine teslim olmak ne de geleceğin sonsuz olasılıklarında kaybolmaktır. Walter Benjamin'in "şimdiki zaman" (Jetztzeit) kavramında ifade ettiği gibi, gerçek farkındalık, kronolojik zamanın ötesinde, şimdiyi tarihsel ve varoluşsal bir "doluluk anı" olarak deneyimlemektir. Bu bilinç hâli, Spinoza'nın "sub specie aeternitatis" (sonsuzluk bakış açısından) bakışını şimdide gerçekleştirerek, zamanın parçalanmışlığını aşma, beden-zihin düalizmini sentezleme ve otantik bir varoluşa ulaşma imkânını sunar. Çünkü farkındalık pratiği geliştiren birey, Nietzsche'nin "bengi dönüş" düşüncesinde vurguladığı gibi hem geçmişin acılarını hem geleceğin belirsizliğini kabul ederek, şimdiyi sonsuz biçimde olumlar ve yaşamın diyalektik akışını daha derinlikli bir biçimde kavrar. İşte bu nedenle, şimdinin diyalektik gücünü keşfetmek ve farkındalık bilincini geliştirmek, parçalanmış modern öznelliğin hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, daha bütünlüklü ve sağlıklı bir varoluşa ulaşmasının anahtarıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Düşünen Makineler, Sorgulayan İnsanlar: Yapay Zekâ Felsefesine Derin Bir Bakış

MAKİNE ANLAMAYA ÇALIŞIYOR: NLP’NİN SIRLARI

Dijital Evrimin Yeni Eşiği: Yapay Zekâlar Kendi Kültürünü Yaratmaya başlıyor.