ARZULARIN HİYERARŞİSİ MODERN ÇAĞDA EPİKÜROS'UN HAZCILIĞINI YENİDEN DÜŞÜNMEK

 

İnsanoğlunun bedensel hazların peşinden koşmasına kimi zamanlarda anlam vermekte güçlük çekmekteyim. Yalnızlık duygusunun bu şekilde giderilmeye çalışılması veya sosyo-ekonomik durumun kendini salt gerçeklik zannettirip insanoğlunun geçici, anlık mutluluk idesi ile maskelerini her yeni karşı cinsinden biri ile tatmin etmeye çalışması ne hazin bir durumdur. Bu gündelik gözlem, modern yaşamın belki de en trajik yanlarından birini oluşturuyor: Gerçek mutluluğu, sürekli artan arzuların tatmininde arama yanılgısı. Bu durum bana Helenistik, dönemin önde gelen filozoflarından birisi olan saygı değer Epiküros'un (MÖ 341-271), özellikle hazcı etik felsefesinde yer bulan arzu sınıflandırmasının ne kadar haklı olduğunu gözler önüne sermektedir. Epiküros, günümüzde sıklıkla yanlış anlaşıldığı gibi, sınırsız hazların peşinden koşmayı değil, aksine arzuların doğası üzerine derinlemesine bir anlayış geliştirerek akılcı bir haz anlayışı sunmuştur. Epiküros, hazları doğuran üç arzu çeşidinden söz eder. Bunların arasındaki ayrım, modern çağda bile yankı bulan derin bir bilgelik içerir:

Birincil arzular, hem doğal hem de zorunludur. Örnek olarak; yiyecek ve içecek ihtiyacı gösterilebilir. Bu arzular, yaşamın sürdürülmesi için karşılanması gereken temel ihtiyaçlardır. Epiküros'a göre, bu arzuların karşılanması doğal bir hoşnutluk yaratır ve yokluğu acıya neden olur.

İkincil arzular, doğal ama zorunlu olmayan arzulardır. Örnek olarak da cinsel arzular gösterilebilir. Bunlar, doğamızın bir parçası olmakla birlikte, tatmin edilmediklerinde yaşamsal bir tehdit oluşturmazlar. Epiküros, bu arzuların ölçülü bir biçimde karşılanmasını önerir, ancak bunların tatminine aşırı bağlanmanın insanı mutsuzluğa sürükleyeceğini belirtir.

Son olarak da üçüncül arzular diye tabir edilen ne doğal ne de zorunlu arzular vardır. Bunlara da örnek olarak; zenginlik, şöhret, lüks ve aşırı tüketim arzusu gösterilebilir. Epiküros, bu arzuların tamamen toplumsal inşalar olduğunu ve doğal olmadıklarını vurgular. Bu arzuların peşinden koşmak, sonu gelmeyen bir tatminsizlik döngüsüne hapsolmak demektir.

Epiküros'a göre, insanoğlu birincil arzular dışındaki arzulara düşkünlük göstermişse, doğal ve doğru olanın dışına itilecek ve farkında olmadan mutsuzluğun ve acının kölesi olacaktır. Bu arzuların doyumunun olmayacağını söyleyen filozof, özellikle bedensel hazların peşinde koşanların da hiçbir zaman bu hazlarını tatmin edemeyeceklerinin altını çizmektedir. Bu şekilde davrananlar ruhsal sükunete (ataraxia) ve denge durumuna da ulaşamayacakları için erdemli olma yollarını da tıkayacaklardır. Modern toplum yapısı içinde Epiküros'un bu ayrımının ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu görmekteyiz. Günümüz tüketim kültürü, üçüncül arzuları sanki birincil arzularmış gibi göstererek, sürekli bir tatminsizlik duygusu yaratır. Sosyal medya, reklamlar ve popüler kültür, her geçen gün yeni "ihtiyaçlar" üreterek, doğal olmayan arzuları doğallaştırır. İnsanlar, daha fazla tüketmek, daha fazla sahip olmak ve sürekli değişen modayı takip etmekle meşgulken, farkında olmadan mutluluktan uzaklaşırlar.

Epiküros'un hazcı etik anlayışının şu anda daha da önem kazanması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü insanların doğal ama zorunlu olmayan zevklerinin, arzularının sanki zorunluymuş gibi peşinden koşarak çaba sarf etmeleri, filozofun belirttiği gibi erdemli hayat telakkisini azaltarak yok edecek, bu da her şeyi ölçebilen insan aklının devre dışı bırakılmasına sebebiyet verecektir.

Modern yaşamda, özellikle dijital çağın sunduğu sınırsız imkanlar arasında, Epiküros'un bu sınıflandırması daha da önem kazanıyor. Epiküros için gerçek mutluluk, sınırsız hazların peşinden koşmakta değil, arzuları doğru bir şekilde anlayıp sınırlandırmakta yatar. Mutluluk, basit zevklerde, dostlukta, düşünmekte ve doğayla uyum içinde yaşamaktadır. Acıdan kaçınmak ve ruhsal sükunete ulaşmak, sonsuz bir haz arayışından daha değerlidir.

Peki insanoğlu bu en önemli yetisine, yani arzularını analiz edip sınıflandırma ve kontrol etme kapasitesi olan aklına yabancılaşırsa diğer canlılardan ne farkı kalır? Epiküros'un asıl sorusu budur. İnsanı insan yapan, arzularını ayırt edebilmesi ve hangilerinin peşinden koşacağına akıl yoluyla karar verebilmesidir. Bu ayırt etme yetisi kaybolduğunda, insan, arzularının esiri olan ve sürekli tatminsizlik içinde yaşayan bir varlığa dönüşür.

Günümüz dünyasında, Epiküros'un bu öğretisine belki de her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Teknolojinin ve tüketim kültürünün yarattığı sınırsız arzu nesneleri arasında, hangi arzuların doğal ve gerekli, hangilerinin ise yapay ve gereksiz olduğunu ayırt edebilmek, modern insanın en büyük sınavlarından biridir. Belki de gerçek özgürlük, istediğimiz her şeye sahip olmak değil, neyi isteyeceğimizi bilmektir. Epiküros'un bize öğrettiği de tam olarak budur: Arzuların hiyerarşisini anlamak ve buna göre yaşamak, gerçek mutluluğun anahtarıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Düşünen Makineler, Sorgulayan İnsanlar: Yapay Zekâ Felsefesine Derin Bir Bakış

MAKİNE ANLAMAYA ÇALIŞIYOR: NLP’NİN SIRLARI

Dijital Evrimin Yeni Eşiği: Yapay Zekâlar Kendi Kültürünü Yaratmaya başlıyor.