Kayıtlar

Yapay Zekânın Duvarı mı, Eşiği mi?

Resim
  Düşünen Makineler Çağında Türkiye’nin Payı     Lise yıllarında ilk defa “bilgisayar çağındayız” dendiğini duyduğumda bunun ne anlama geldiğini tam bilmezdim ama bir şeyin hızla değiştiğini hissederdim. Bugün aynı hissi yeniden yaşıyorum fakat bu kez karşımızda sadece bir makine değil, düşünmeye başlayan bir sistem var ve biz bu değişimin tam ortasında duruyoruz.  Son birkaç yıldır dünyayı konuşmak için kullandığımız kelimeler değişti. Eskiden “internet devrimi” derdik, sonra “mobil çağ” dedik. 2025’e gelirken yeni slogan şu oldu: yapay zekâ çağındayız. Ama bu çağın kendisi kadar, anlatılma biçimi de karmaşık. Bir gün “insanlığın sonu” deniyor, ertesi gün “balon patlıyor” manşetleri atılıyor. Öte yandan Nvidia rekor kırıyor; OpenAI art arda modeller çıkarıyor; bilim insanları “ölçekleme çağı bitti” diyor. Yani tam bir kaotik bileşim. Ben bu tabloya biraz farklı bakmayı öneriyorum. Belki de duvar dediğimiz şey, aslında yeni bir eşiğin ayak sesidir. Asıl soru, bu eşiğ...

Yapay Zekâ Çağında Felsefi Sorgunun Zorunluluğu..!

Resim
  1. Yeni Bir Eşik: Teknoloji İlerliyor, Anlam Geri mi Çekiliyor?    Akıl yürütmenin derin koridorlarında dolaşan o eski(!) merak şimdi bilgisayarların konuşmaya başlamasıyla birden tekrar uyanıyor ve yepyeni kapılar açmaya devam ediyor.  Eskiden yalnızca filozofların ve bilim insanlarının zihninde kıvılcımlar saçan bu merak; bugün dijital sistemlerin kendi başına yazması, cevap üretmesi ve tartışmasıyla bambaşka bir ölçeğe taşınmıştır. İnsanlığın yüzyıllardır süren “anlama” çabası, bir anda beklenmedik bir ayna bulmuştur. Bunun adı elbette " yapay zekâdır.   Bu nedenle yaşadığımız dönüşüm yalnızca mühendislik ya da kodlama ile açıklanamaz. Bu i nsanın kendisini, hakikati, bilinci ve özgürlüğü nasıl kavradığına dokunan derin bir felsefi kırılmadır. Teknoloji “nasıl yapılır?” sorusunu ustalıkla çözer; ama “neden yapılmalıdır?” sorusu ise hâlâ insanda, yani felsefede saklıdır. 2. Makine Anlıyor mu? Zekâ ve Bilinç Arasındaki Büyük Uçurum    Yapay zekâ s...

Belirsizliğin Eşiğinde: Yapay Zekâ ve Kuantum Bilgisayarlar

Resim
  Eşiğin Kıyısında Durmak     Bilim ve teknoloji tarihine dair hangi kitabı açsam, hangi belgeseli izlesem aynı sessiz gerçeği fark etmekteyim. İnsanlık çoğu zaman yavaş ilerler; küçük adımlar, mütevazı keşifler ve neredeyse fark edilmeyen iyileştirmeler yıllar boyunca birikir. Fakat bazı anlar vardır ki bütün bu birikim görünmez bir kapı gibi aniden aralanır ve o kapıdan geçtikten sonra artık geri dönüş mümkün olmaz. Buhar makinesinin fabrikaları ateşlediği o devrim, transistörün küçücük gövdesiyle bilgisayarı doğurduğu kırılma, internetin gezegeni görünmez bir sinir ağıyla birbirine bağladığı o büyük sıçrayış… Hepsi aynı hakikati hatırlatmaktadır. Tarih çoğu zaman fısıltıyla ilerler ama bazen tek bir hamle bütün düzeni yerinden söker. Bugün de benzer bir eşik yeniden karşımızda. Yapay zekâ, kendisini yetiştiren klasik bilgisayarların güvenli ama sınırlı dünyasına artık sığmamaya başlamıştır. Arkasında düzen, önünde belirsizliğin hüküm sürdüğü kuantum evreni var. O evre...

Bilinçsiz Zekâ: Yapay Zekânın Qualia Çıkmazı

Resim
Makinenin İçinde Kimse Var mı?       ChatGPT, Claude, Gemini veya başka bir yapay zekâya hiç “Acı hissediyor musun?” ya da “Beni seviyor musun?” diye sordunuz mu? Eğer sorduysanız, aldığınız yanıt muhtemelen şöyle olmuştur: “Ben bir yapay zekâ dil modeliyim. Duygularım, inançlarım veya kişisel deneyimlerim yok. Acı veya sevgi gibi hisleri biyolojik varlıkların deneyimlediği şekilde yaşayamam.” Bu yanıt teknik olarak doğrudur. Fakat felsefî açıdan eksik bir şey vardır: Biz aslında o anda, “içeride birinin olup olmadığını” merak ederiz. Bazen bu modellerin verdiği cevaplar o kadar karmaşık ve duygusal görünebilir ki, onları dinlerken insan “ya hissediyorsa” diye düşünmeden edemez.  İşte tam bu noktada y apay  zekanın  duyguları  deneyimlemediğini  bilmemize rağmen, onları o kadar ustaca   taklit edebilmesi  ve bu taklidin bizde bir şüphe ve rahatsızlık uyandırması durumu olan   “ duygusal tekinsiz vadi ” başlar. Hissetmediğini...

10 Kasım: Aklın ve Cesaretin Mirası

Resim
  Atatürk’ün Vizyonu ve Yapay Zeka Çağında Cumhuriyet’in Görevleri Bazı liderler milletini kurtarır, bazıları ise insanlığa bir ufuk kazandırır. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, bu iki kudreti birleştiren nadir bir isimdi. Fakat onun hakiki mucizesi, sadece bir siyasi rejim kurması değildi. Bir düşünme biçimi ve bilime sonsuz güven  duyarak bilimi   kurumsallaştırmasıydı.  Bir ulus, işgalin karanlığında yeniden doğduysa; Bu, yalnızca bir ordunun değil, bir inancın zaferiydi . O inanç, bir milletin kalbinden doğup, yüz yıl sonra bile insanlığa umut olmaya devam etmektedir. Emin olun olacaktır da... Ya İstiklâl Ya Ölüm: Karanlıktan Aydınlığa Atatürk “Ya İstiklâl Ya Ölüm” diyerek çıktığı yolda Türk milletini tek bir yürek hâline getirdi. Fakat bu sadece bir slogan değildi. Bu, akılsal seçimin cesur bir beyanıydı. İşgal yıllarında millet iki yoldan birini seçmek zorundaydı: Ya boyun eğmek, ya da imkânsızlıklar içinde bile bilinçli bir direniş için örgütlenmek. Sak...