Türkiye'nin Yapay Zeka Serüveni: Rakamların Ardındaki Milli Mücadele

 

     Bir milletin geleceği, bugün aldığı kararlarda gizlidir. Yapay zeka çağında da değişmeyen gerçek: Ya teknolojiyi kendimiz üretiriz, ya da başkalarının ürettiğiyle kontrol ediliriz.

Sayıların Dilinden Millet Hikayesi

TÜİK'in 1 Ekim 2025'te yayımladığı "Yapay Zeka İstatistikleri" bir ilk. Türkiye'de ilk kez, yapay zekanın ülkemizdeki durumunu rakamlarla görebiliyoruz. Ama bu rakamlar sadece birer sayı değil; her biri Türk milletinin dijital çağdaki yerini anlatıyor.

Bu yazıda, bu rakamlara farklı bir gözle bakacağız. Sadece "ne kadar kullanılıyor" değil, "neden bu kullanım oranında", "bunun milli geleceğimiz için anlamı ne" sorularına cevap arayacağız.

%7,5'in Gerçek Anlamı: Var Olanlar mı, Yoksa Henüz Olmayanlar mı Bizi Tanımlıyor?

Rakamlar Ne Diyor?

2021'de şirketlerin sadece %2,7'si yapay zeka kullanıyordu. 2025'te bu oran %7,5'e yükseldi. Dört yılda yaklaşık üç kat artış. İlk bakışta güzel bir gelişme gibi görünüyor.

Ama işin özüne inelim: Bu %7,5 gerçekten ne anlama geliyor?

Şirket büyüklüğüne göre dağılım:

  • 250'den fazla çalışanı olan büyük şirketler: %24,1
  • 50-249 çalışanlı orta şirketler: %9,6
  • 10-49 çalışanlı küçük şirketler: %6,6

Burada önemli bir sorun var: Büyük şirketler ile KOBİ'ler arasındaki makas giderek açılıyor. 2021'de büyük şirketler %9,6 oranında kullanırken küçük şirketler %2,3 kullanıyordu (fark 7,3 puan). 2025'te bu fark 17,5 puana çıkmış.

Bu Fark Neden Önemli?

Türkiye ekonomisinin omurgası KOBİ'lerdir. İstihdam eden, vergi veren, Anadolu'nun dört bir yanında üreten bu şirketlerimiz. Eğer onlar yapay zeka dönüşümünün dışında kalırsa, iki önemli risk ortaya çıkar:

  1. Ekonomik risk: Büyük şirketler (çoğu ithal teknoloji kullanan veya çok uluslu) daha da güçlenirken, milli sermaye zayıflayacak.
  2. Bağımlılık riski: Teknolojide güçlü olan şirketlere bağımlı hale geleceğiz.

Milliyetçi Bakış: Milli Ekonominin Geleceği

Ziya Gökalp "hars ve medeniyet" ayırımı yapmıştı. Medeniyet teknolojiktir, evrenseldir. Ama harsımız, o teknolojiyi nasıl kullandığımızla ilgilidir.

Yapay zeka bir medeniyet unsurudur. Ama onu kim kontrol ediyor, kim üretiyor? İşte asıl mesele bu.

Büyük çok uluslu şirketler YZ kullanırken bizim Anadolu'daki esnafımız, sanayicimiz dışarıda kalıyorsa, bu milli ekonomimizin zayıflaması demektir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Türk, övün, çalış, güven" ilkesi, bugün "Türk esnafı, KOBİ'si, girişimcisi YZ'yi öğren, kullan, üret" şeklinde güncellenmelidir.

Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in temel vizyonu, muasır medeniyetler seviyesine çıkmaktı. 1920'lerde bu, demiryolu, fabrika, okul demekti. 2025'te ise yapay zeka, büyük veri, algoritma demek. Atatürk bugün yaşasaydı, muhakkak "Yapay zekada da muasır olacağız" derdi.

Hangi Sektörler Öncü?

Yapay zekanın en yoğun kullanıldığı sektörler:

  • Bilgi ve iletişim: %47,1
  • Finans ve sigorta: %21,1
  • Bilgisayar ve iletişim araçlarının onarımı: %15,2

Şirketler YZ'yi öncelikle nerede kullanıyor?

  • Pazarlama veya satış: %46,5
  • Üretim veya hizmet süreçleri: %41,1
  • AR-GE veya yenilik faaliyetleri: %41,0
  • İşletme süreçleri ve yönetim organizasyonu: %40,0
  • Muhasebe, kontrol veya finans yönetimi: %33,7
  • BT güvenliği: %22,6
  • Lojistik faaliyetler: %13,6

Görünen o ki, Türk şirketleri YZ'yi öncelikle verimlilik artırmak ve geliri yükseltmek için bir araç olarak görüyor.

Gençlik ve Yapay Zeka: %39,4'lük Umut

Gençlerimiz Yapay Zekayı Nasıl Kullanıyor?

16-74 yaş grubundaki bireylerin %19,2'si üretken yapay zeka kullanıyor. Yani her beş kişiden biri! Ama asıl dikkat çeken yaş faktörü.

Yaşa göre kullanım oranları:

  • 16-24 yaş: %39,4 (Neredeyse yarısı!)
  • 25-34 yaş: %30,0
  • 35-44 yaş: %15,5
  • 65-74 yaş: En düşük

Yaş ilerledikçe kullanım düşüyor. Bu normal. Ama asıl önemli olan şu: Türkiye'nin genç nüfusu, yapay zekayı hızla benimsemiş durumda.

Cinsiyet açısından baktığımızda: Erkeklerin %19,4'ü, kadınların %18,8'i yapay zeka kullanıyor. Yani kullanımda cinsiyet farkı çok az.

Eğitim Seviyesi Belirleyici

Eğitim seviyesi arttıkça YZ kullanımı da artıyor:

  • Yükseköğretim mezunları: %36,1
  • Lise veya mesleki lise mezunları: %22,8
  • İlköğretim veya ortaokul mezunları: %17,2
  • İlkokul mezunları: %2,2

Bu, yapay zeka okuryazarlığının eğitimle doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Ne Amaçla Kullanılıyor?

  • Özel amaçlar (eğlence, merak vb.): %79,7
  • Mesleki amaçlar: %33,8
  • Örgün eğitim (ödev, araştırma vb.): %31,4

İlginç bir bulgu: Kadınlar yapay zekayı öğrenim amacıyla erkeklerden daha fazla kullanıyor (%36,6'ya karşı %26,7). Erkekler ise özel amaçlar (%81,9'a karşı %77,4) ve mesleki amaçlar (%37,7'ye karşı %29,5) için daha fazla kullanıyor.

Bu, yapay zekanın eğitimde kadınlar için bir fırsat eşitliği aracı olabileceğini gösteriyor.

Cahit Arf'ın 1959'daki Vizyonu: "Makineler Düşünebilir mi?"

Eskiden Sokrates sokakta gençlere sorular sorar, onları düşündürürdü. Bugün gençlerimiz soruları ChatGPT'ye soruyor. Peki bu iyi mi kötü mü?

Bu soruyu Türkiye'de ilk soranlardan biri, dünya çapındaki matematikçimiz Cahit Arf olmuştu. 1958'de Atatürk Üniversitesi'nde halka açık bir konferansta bu soruyu gündeme getirdi ve 1959'da "Makine Düşünebilir mi ve Nasıl Düşünebilir?" başlıklı çığır açıcı makalesi yayımlandı.

Cahit Arf'ın Ana Tezi:

Arf, makalesinde şu temel soruyu tartıştı: Bir makine gerçekten düşünebilir mi, yoksa sadece işlem yapıyor gibi mi görünür?

O dönemde birçok bilim insanı "makineler asla insan gibi düşünemez" derken, Arf daha dengeli bir bakış açısı sundu:

  • Makineler, insan beyninin yaptığı mantıksal işlemleri yapabilir
  • Ama "düşünmek" sadece mantıktan ibaret değildir
  • İnsan düşüncesi; sezgi, yaratıcılık, duygu ve bilinçle şekillenir
  • Makineler hesaplamada insanı geçebilir ama anlam üretme konusunda insan benzersizdir

1959'dan 2025'e: Arf Haklı mıydı?

Bugün ChatGPT kullandığımızda, Arf'ın söyledikleri çok daha anlamlı hale geliyor:

  • Yapay zeka muazzam hesaplama gücüne sahip ✓
  • Karmaşık matematiksel problemleri anında çözüyor ✓
  • Dilleri çeviriyor, metinler yazıyor ✓
  • Ama yazdıklarının anlamını biliyor mu? ✗
  • Gerçekten "anlıyor" mu, yoksa sadece kalıpları mı takip ediyor? ✗

Cahit Arf'ın Bize Bıraktığı Miras:

Arf, bize şunu öğretti: Makinelerden korkmayalım ama onlara körü körüne güvenmeyelim de.

İki farklı görüş var:

Olumsuz görüş: Gençler hazır cevapları alınca, düşünmeyi, araştırmayı unutacaklar.

Olumlu görüş: Gençler basit bilgileri YZ'den öğrenince, zamanlarını yaratıcı düşünmeye ayırabilecekler.

Cahit Arf'ın cevabı: Sorun teknolojide değil, onu nasıl kullandığımızda. Makine hesaplar, insan düşünür. Yapay zekayı eleştirel düşünmeyle birleştirirsek, gençlerimiz çok daha güçlü olacak.

Milliyetçi Perspektif: Cahit Arf gibi dünya çapında bir matematikçinin 1959'da bu soruları sorması, Türk bilim insanlarının vizyonunu gösterir. Bugün de o geleneği sürdürmeliyiz. Yapay zekayı sadece kullanan değil, onun felsefesini sorgulayan, sınırlarını bilen bir nesil yetiştirmeliyiz.

"İhtiyaç Duymuyorum" Diyen %63,3: Farkındalık Sorunu

Neden İnsanlar YZ Kullanmıyor?

YZ kullanmayan insanların gerekçeleri:

  • "İhtiyaç duymuyorum": %63,3
  • "Nasıl kullanacağımı bilmiyorum": %18,7
  • "Varlığından haberim yok": %12,4
  • Gizlilik, güvenlik veya emniyet endişesi: %5,5

%63,3'lük "ihtiyaç duymama" çok önemli bir veri. Bu insanlar gerçekten mi ihtiyaç duymuyor?

Aslında Sorun Ne?

Anadolu'da bir kasabada yaşayan 55 yaşındaki bir esnafı düşünün. Günlük hayatında yapay zekanın somut bir faydasını görmemişse, ona göre YZ "gereksiz" bir şey.

Ama gerçek şu: İleride bankadan kredi alırken, vergi işlemlerinde, belediye hizmetlerinde, sağlık randevusunda yapay zeka kullanılacak. O zaman "ihtiyaç" kendini gösterecek.

Yani sorun "gerçekten ihtiyaç yok" değil, "henüz karşılaşmadım".

Milliyetçi Perspektif: Dijital Cahillik, Milli Zaaftır

Osmanlı'nın çöküşünde matbaayı geç benimsemenin payı büyüktür. Bugün yapay zekayı geç benimsemek, yarının Osmanlı'sı olmak demektir.

Mustafa Kemal Atatürk, "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" diyerek bilimin önemini vurgulamıştı. Bugün bu söz şöyle genişletilmelidir: "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, en stratejik güç ise teknolojidir."

Atatürk aynı zamanda "Muallim millet önderidir" demişti. Bugün bu söz şöyle güncellenmelidir: "Dijital eğitmen, milletin geleceğini inşa eder."

Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in DNA'sında teknoloji hayranlığı değil, teknoloji egemenliği vardır. Sadece tüketmek değil, üretmek; sadece kullanmak değil, geliştirmek. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren kendi fabrikasını, kendi demiryolunu, kendi uçağını yapmayı hedeflemiştir. Bugün de kendi yapay zekasını yapmalıdır.

Sadece gençleri değil, orta yaş ve yaşlıları da dijital yurttaş olarak yetiştirmeliyiz.

Öneri: Camilerden kahvehanelere, muhtarlıklardan köy odalarına yaygın bir "Milli YZ Okuryazarlığı Hareketi" başlatılmalı. Bu sadece teknik eğitim değil, kültürel bir diriliş hareketidir.

Şirketlerin En Büyük Sorunu: %74,2'nin Çığlığı "Uzman Yok!"

Şirketler Neden YZ Kullanmıyor?

Yapay zeka kullanmayan ancak kullanmayı düşünen girişimlerin oranı %9,0. Büyüklük grubuna göre:

  • 10-49 çalışanlı şirketler: %8,4
  • 50-249 çalışanlı şirketler: %10,4
  • 250+ çalışanlı şirketler: %18,2

Bu şirketlerin YZ'yi kullanmama nedenleri:

  • Uzman eksikliği: %74,2
  • Yüksek maliyet: %67,4
  • Hukuki belirsizlikler: %62,4

En büyük engel uzman eksikliği. Yani şirketler YZ kullanmak istiyor ama "nasıl yapacağımızı bilen kimse yok" diyorlar.

Bu Nasıl Çözülür?

Klasik çözüm: Her şirket kendi uzmanını bulsun, işe alsın.

Sorun: KOBİ'ler yüksek maaşlı uzman çalıştıramaz. Zaten Türkiye'de yeterli sayıda uzman da yok.

Lonca Modeli: Türk Kültürünün Çözümü

Türk toplumu tarihsel olarak birlikte üretmeyi bilir:

  • Osmanlı'da loncalar vardı: Esnaflar bir araya gelir, bilgiyi paylaşırdı
  • Köylerde imece vardı: Herkes bir işte ortaklaşa çalışırdı
  • Mahalle kültürü vardı: Komşu komşuya destek olurdu

Bu kültürü bugüne uyarlayabiliriz.

Öneri - "Teknomillet Merkezleri":

  • Her ilde birer merkez kurulsun
  • KOBİ'ler burada ortak uzman havuzunu kullansın
  • Büyük firmalar, milli görev olarak KOBİ'lere mentorluk yapsın
  • Üniversiteler, bu merkezlerde eğitim versin

Bu model, kapitalist rekabet mantığına değil, milli dayanışma mantığına dayanır. Türk kültürüne daha uygun bir modeldir.

Hukuki Sorun: "YZ Hata Yaparsa Kim Sorumlu?"

%62,4'ün Endişesi

Şirketlerin %62,4'ü hukuki belirsizlikleri engel görüyor. Soruyorlar: "Algoritma yanlış karar verirse, müşterime zarar gelirse, kim ceza alacak?"

Bu çok haklı bir endişe. Çünkü yapay zeka kullanımından kaynaklanan zarar durumunda sorumluluğun kimde olacağı net değil.

Milliyetçi Tehlike: Hukuki Bağımlılık

Eğer Türkiye kendi YZ yasasını yapmazsa, başka ülkelerin yasalarını model alacak. Bu, hukuki bir bağımlılık demektir.

Avrupa'nın yasaları, Avrupa'nın değerlerini yansıtır. Oysa bizim değerlerimiz (mahremiyet anlayışımız, aile yapımız, toplum kültürümüz) farklıdır.

Örnek: AB'de "birey" merkezlidir. Türk kültüründe ise "aile ve toplum" dengesi vardır. Bu farkı yasaya yansıtmalıyız.

Öneri: YZ Yasası, uluslararası standartlarla uyumlu ama milli özgünlükte olmalı. Ne totaliter kontrol ne de aşırı serbestlik. Dengeli bir özgürlük anlayışı gerekli.

Veri ve Egemenlik: Kim Algoritmaları Kontrol Ediyorsa, Geleceği Kontrol Eder

Bilgi İktidar mıdır?

Fransız düşünür Michel Foucault dedi ki: "Bilgi, iktidar için bir araçtır."

Yapay zeka, veri üzerinde çalışır. Veri, bilgidir. O halde:

  • Veriye sahip olan, geleceği görür
  • Algoritmayı kontrol eden, kararları şekillendirir
  • YZ'yi üreten, medeniyeti inşa eder

Stratejik Tehlike

Bugün dünyada en güçlü yapay zeka sistemleri:

  • ABD şirketlerinde: Google, Meta, OpenAI (ChatGPT)
  • Çin şirketlerinde: Baidu, Alibaba

Türk gençleri ChatGPT'yi kullanırken, aslında bir Amerikan şirketinin algoritmasını kullanıyor. Her soru, veri olarak kaydediliyor.

Yarın bu veriler, bizim hakkımızda "dijital profil" oluşturmak için kullanılabilir.

Milliyetçi Çözüm: Milli Yapay Zeka

Türkiye'nin kendi ulusal yapay zeka sistemini geliştirmesi şart. Bu sadece bir teknoloji projesi değil, dijital bağımsızlık projesidir.

Atatürk'ün Dil Devrimi Analojisi:

1928'de Mustafa Kemal Atatürk, Türk Dil Kurumu'nu kurdu. Neden? Çünkü dilde bağımsızlık, düşüncede bağımsızlıktır.

Arap alfabesiyle yazılan Osmanlı Türkçesi, halkın çoğunluğu tarafından anlaşılamıyordu. Atatürk, "Millet kendi dilinde düşünmeli, kendi alfabesiyle yazmalı" dedi. Ve Türk Dil Devrimi başladı.

Bugün benzer bir durum var: Türk gençleri, Amerikan şirketlerinin algoritmaları üzerinden düşünüyor. ChatGPT'ye Türkçe soru soruyor ama algoritma, İngilizce düşünen bir sistemin çevirisi.

Çözüm: Türkiye'nin kendi ulusal dil modeli (Large Language Model) geliştirmesi şart.

  • Atatürk nasıl Türk alfabesini yarattıysa, bugün Türk algoritması yaratmalıyız
  • Atatürk nasıl Türk Dil Kurumu'nu kurduysa, bugün Türk Yapay Zeka Kurumu kurmalıyız
  • Atatürk nasıl "Türk dilini yükseltmek" dediyse, bugün "Türk algoritmasını dünyaya tanıtmak" demeliyiz

Bu, Atatürk'ün "Tam bağımsızlık" ilkesinin dijital çağdaki tezahürüdür. Ekonomik bağımsızlık, siyasi bağımsızlık gibi dijital bağımsızlık da olmazsa olmazdır.

Savunma Sanayi Modeli: Atatürk'ün Vizyonunun Devamı

ASELSAN, HAVELSAN, Bayraktar: Atatürk'ün Tohumu

Türkiye'nin son 20 yıldaki en büyük başarı hikayesi savunma sanayiidir. Ama bu başarının kökleri Atatürk dönemine dayanır.

Atatürk ve Teknoloji Vizyonu:

Mustafa Kemal Atatürk, 1920'lerde şunu söylemişti: "Müstakil bir millet için ordu kadar, belki ordunun kullandığı silah, cihaz ve teçhizat dahil her şeyi yapan milli bir sanayinin mevcudiyeti şarttır."

Bu vizyon doğrultusunda:

  • 1925: Kayseri Uçak Fabrikası kuruldu (İlk milli uçak üretimi)
  • 1926: Ankara'da Maltepe Barut Fabrikası açıldı
  • 1927: Kırıkkale'de Mermi Fabrikası kuruldu
  • 1930'lar: Nuri Demirağ, ilk Türk uçağını üretti

Atatürk'ün o dönemde söylediği "Ordunun ihtiyacı olan silahları yabancı memleketlerden satın almaya mecbur olmak, istiklale sahip olmamakla eşittir" sözü, bugün aynen geçerlidir:

"Milletin ihtiyacı olan teknolojiyi yabancı şirketlerden satın almaya mecbur olmak, dijital istiklale sahip olmamakla eşittir."

Bugünün Başarısı: Atatürk'ün Tohumunun Meyvesidir.

  • ASELSAN: Elektronik sistemler üretiyor
  • HAVELSAN: Yazılım ve simülasyon sistemleri yapıyor
  • Bayraktar: SİHA'lar dünyada ses getirdi

Bu şirketler, Atatürk'ün "Milli savunma, milli sanayiyle olur" vizyonunun 21. yüzyıl karşılığıdır.

Bu başarının sırrı ne?

  1. Devlet stratejik karar aldı: "Savunmada dışa bağımlı olmayacağız"
  2. Milli şirketler desteklendi
  3. Üniversiteler projelere dahil oldu
  4. Genç mühendislere güvenildi
  5. Sabırla, uzun vadeli düşünüldü

Aynı Model YZ'de de Uygulanabilir

Öneri: "YZ'de Teknolojik Sıçrama Programı"

  1. Devlet, stratejik karar alsın: "YZ'de bağımsız olacağız"
  2. ASELSAN ve HAVELSAN gibi kurumlar, sivil sektörde de YZ üretsin
  3. Üniversiteler, bu projelere dahil olsun
  4. Genç yazılımcılar, veri bilimciler desteklensin
  5. Sabırla, 10 yıllık plan yapılsın

Savunma sanayiinde gösterdiğimiz iradeyi, yapay zekada da gösterebiliriz.

İbn Haldun ve Asabiyet: Milli Birliktelik Zamanı

Asabiyet Nedir?

İbn Haldun, 14. yüzyılda yaşamış Müslüman düşünür. "Mukaddime" adlı eserinde devletlerin yükselişini asabiyet kavramıyla açıklar.

Asabiyet: Grup dayanışması, birlikte hareket etme bilinci.

Osmanlı'nın yükselişinde Türk asabiyeti vardı. Hepimiz "biz" diyorduk, ortak hedef için çalışıyorduk.

Bugün Asabiyet Var mı?

Günümüzde rekabet kültürü çok yaygın:

  • Her şirket kendi başına
  • Her üniversite kendi projesi
  • Her kurum kendi yolu

Sorun: Yapay zeka gibi stratejik alanda, bu rekabet milleti zayıflatıyor.

Tekno-Asabiyet: Yeni Bir Model

Öneri: Yapay zekada "tekno-asabiyet" yaratmalıyız.

Ne demek?

  • Üniversite, özel sektör, devlet, sivil toplum ortak hedef için birleşmeli
  • Temel teknolojilerde rekabet değil, iş birliği olmalı
  • "Benim şirketim" değil, "bizim milletimiz" duygusu hâkim olmalı

Örnek: Japonya'da 1980'lerde "Fifth Generation Computer Project" başlatıldı. Tüm ülke ortak hedefe kilitlendi. Sonuç: Japonya, teknoloji devi oldu.

Türkiye de benzer bir seferberlik yapabilir.

Sonuç: Varoluşsal Seçim - Tüketici mi, Üretici mi?

Jean-Paul Sartre ve Özgürlük

Fransız filozof Sartre dedi ki: "İnsan, özgürlüğe mahkûmdur." Ne demek istedi? İnsan her zaman seçim yapmak zorundadır ve bu seçim onu tanımlar.

Türkiye bugün iki yol arasında:

1. Tüketici Yol:

  • Başkalarının ürettiği YZ'yi ithal edip kullanmak
  • Kolay, rahat, ucuz
  • Ama bağımlı olmak

2. Üretici Yol:

  • Kendi YZ'mizi geliştirmek
  • Zor, zahmetli, pahalı
  • Ama bağımsız olmak

Fatih Sultan Mehmet'in Dersi

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethederken o zamanın en yeni teknolojisi olan topları kullandı.

Ama bu topları Batı'dan almadı. Macar Urbana döktürdü. Yani kendi üretimini yaptı.

Bugün biz de yapay zekayı kullanacağız. Ama sadece kullanıcı mı olacağız, yoksa üretici mi?

2035 Vizyonu

Kısa Vade (1-2 yıl):

  1. YZ düzenlemelerini netleştir (milli karakterde)
  2. "Milli YZ Okuryazarlığı Hareketi" başlat
  3. KOBİ'lere özel destekler ver
  4. Üniversitelerde YZ etiği ve felsefesi dersleri zorunlu yap

Orta Vade (3-5 yıl):

  1. Ulusal yapay zeka sistemleri geliştir
  2. Savunma sanayi modelini YZ'ye uygula
  3. "Teknomillet Merkezleri"ni 81 ilde aç
  4. Her okulda YZ laboratuvarı kur

Uzun Vade (5-10 yıl):

  1. Türkiye'yi Avrasya'nın YZ merkezi yap
  2. Türk Dünyası ile YZ iş birliği yap
  3. Dünya YZ endeksinde üst sıralara çık

Son Söz: Atatürk'ün Emaneti

Mustafa Kemal Atatürk, 1923'te Cumhuriyet'i kurarken bir vizyon ortaya koydu: "Muasır medeniyetler seviyesine çıkmak"

1920'lerde muasır olmak:

  • Demiryolu döşemek demekti → Atatürk döşedi
  • Fabrika kurmak demekti → Atatürk kurdu
  • Üniversite açmak demekti → Atatürk açtı
  • Kendi uçağını yapmak demekti → Atatürk yaptırdı

2025'te muasır olmak:

  • Yapay zeka üretmek demek
  • Büyük veri yönetmek demek
  • Algoritma geliştirmek demek
  • Dijital bağımsızlık demek

Atatürk'ün "İstikbal göklerdedir" sözü, bugün "İstikbal algoritmalardadır" şeklinde güncellenmeli.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı, hem kılıç gücü hem de ilim gücü ile dünyaya hükmetti.

Atatürk döneminde Türkiye, sanayileşme ve eğitim ile dünyada söz sahibi oldu.

  1. yüzyılda Türkiye, algoritma gücü ve veri egemenliği ile dünyada söz sahibi olmalı.

Yapay zeka bir teknoloji değil; Atatürk'ün bıraktığı milli bağımsızlık emanetinin dijital devamıdır.

Ya bu meselede özne oluruz, ya nesne. Ya dijital bağımsızlığımızı ilan ederiz, ya dijital sömürge oluruz.

Seçim sizin. Karar anındayız.

Yapay zeka, makineyi akıllı yapmaz; onu kullanmayı bilenin iradesini güçlendirir. Türk Milleti, tarihin her döneminde iradesini teknolojiyle birleştirmiş, asla teknolojiye mahkum olmamıştır. Bugün ve yarın da öyle olacak.

Kaynak: TÜİK Yapay Zeka İstatistikleri, 2025 - Girişimlerde Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması ve Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Düşünen Makineler, Sorgulayan İnsanlar: Yapay Zekâ Felsefesine Derin Bir Bakış

MAKİNE ANLAMAYA ÇALIŞIYOR: NLP’NİN SIRLARI

Dijital Evrimin Yeni Eşiği: Yapay Zekâlar Kendi Kültürünü Yaratmaya başlıyor.