Kayıtlar

Prompt Komutanlığı Sanatı: Yapay Zekâ ile Diyalog Kurma ve Düşünceye Hükmetme Rehberi

Resim
  Yeni Bir Cephe, Yeni Bir Dil İnsanlık tarihi incelendiğinde her çağın kendine özgü bir silahı, stratejisi ve dili olmuştur. Sanayi çağında buharlı makineler; bilgi çağında bilgisayarlar…  Şimdi, yapay zekâ çağında, elimizde bambaşka bir silah var: Prompt .  Prompt, basit bir cümle gibi görünse de aslında bir emir telgrafı gibidir. Askerî bir harekâtın kaderini belirleyen emir ne kadar net, anlaşılır ve doğruysa; yapay zekâya verilen komut da o kadar güçlü ve etkili olur. “Prompt Komutanı” adını taşıyan bu blogda, amacımız sıradan bir kullanıcı olmaktan çıkıp, yapay zekâya hükmeden bir komutan gibi davranmayı öğrenmektir. Çünkü yapay zekâ, rastgele sorular sorulduğunda sıradan cevaplar vermektedir ama ustalıkla verilen komutlarda, adeta elit bir birlik gibi en kritik görevleri başarıyla yerine getirmektedir. 1. Cephaneyi Tanımak: Prompt’un Tanımı ve Felsefesi Bir komutan için silahın özelliklerini bilmek ne kadar önemliyse, yapay zekâyı kullanan biri için prompt’u tanım...

Yapay Zeka Şehirlerin Ruhunu Okuyor: Hız mı, Huzur mu?

Resim
  Modern şehir hayatının koşuşturmacası içinde kaçımız durup etrafına bakıyor? İstanbul'un kalabalığında bir vapura yetişirken, Ankara'da bir dolmuşa binerken ya da İzmir'in temposunda yürürken yanımızdan geçen yüzleri, bir bankta oturan insanları ne kadar fark ediyoruz? Gözlerimiz genellikle telefon ekranlarına kilitlenmiş, adımlarımız bir sonraki hedefe doğru hızla ilerlerken, şehirlerin yaşayan dokusunu, onun sessiz dinamiklerini gözden kaçırıyoruz. Ancak biz fark etmesek de, birileri bu dokuyu inceliyor: Yapay zeka. İşte bizim fark edemediğimiz bu ince detayları ve şehrin gizli dinamiklerini, artık makineler bizim için gözlemliyor. Yale ve Harvard gibi saygın üniversitelerin araştırmacıları, şehirlerin bu gizli ruhunu anlamak için yapay zekayı adeta bir "dijital sosyolog" olarak görevlendirmiştir. Bilgisayarlı görü (computer vision) ve derin öğrenme algoritmalarıyla New York, Boston ve Philadelphia gibi metropollerin kamusal alanlarından alınan binlerce saatl...

Gerçeğin Çölünde Uyanmak: Matrix ve Dijital Çağın İkilemleri

Resim
  "Ne kadar derine inmeye hazırsın?"   Elinizdeki telefona bakın. Ekrandaki bildirimler, beğeniler, mesajlar... Bunların hangisi gerçek sizsiniz? Hangi "ben" daha hakiki diye sor bakalım kendine, sosyal medyadaki mükemmel fotoğraflarınız mı, yoksa aynada gördüğünüz yorgun yüzünüz mü? İşte Matrix'in bize sorduğu asıl soru bu. 1999'da çıktığında sadece bir bilim kurgu filmi sanılan bu yapıt, bugün yaşadığımız dünyanın en doğru haritası gibi duruyor. Beyaz Tavşanı Takip Et: Gerçeklikten Kaçış Matrix'te Neo, bilgisayar başında çalışan sıradan bir adamdır. Gündüzleri kurallara uyar, geceleri ise yasadışı faaliyetlerde bulunur. Tanıdık geliyor mu? Gündüz işte, okulda, ailede belli bir rol oynarız. Gece ise sosyal medyada, oyunlarda, farklı platformlarda bambaşka kişiler oluveririz. İki farklı kimlik, iki farklı gerçeklik. Peki hangisi daha gerçek? Neo'nun seçtiği kırmızı hap, aslında bu soruyu sormaya cesaret etmektir. Çünkü bazen gerçeği öğrenmek, ra...

Kendi Ellerimizle Yazdığımız Gelecek: Yapay Zekâ ve Kaderin Sınavı

Resim
  Aynada Gördüğümüz Yabancı Bilim kurgu, çoğu zaman geleceğin karanlık aynasıdır. Belki de  bugünün gizli korkularının büyütülmüş yansımasıdır. Çocukluğumuzda severek izlediğimiz ve halen kimi zaman tekrar tekrar izlediğim James Cameron'un Terminatör serisi de sadece aksiyon dolu bir hikâye değil, aynı zamanda insanlığın kendi icatlarıyla olan kaderini sorgulatan derin bir felsefi alegoridir. Skynet adı verilen hayali ASI(süper yapay zeka), bize şunu acımasızca hatırlatır: E n büyük tehdidi makineler değil, onları tasarlarken düşüncesizce hareket eden bizler oluşturuyoruz. Bu paradoks, Antik Yunan'dan beri insanlığın peşini bırakmayan bir soruyu gündeme getirir: Prometheus ateşi çaldığında insanlığa özgürlük mü getirdi, yoksa lanet mi? Teknoloji, bizi tanrılara yaklaştırırken aynı zamanda kendi sonumuzun mimarı yapıyor olabilir mi? Skynet ve "Hizalama" Sorunu: Yaratıcının Laneti Terminatör evreninde Skynet, savunma amacıyla yaratılır; ancak kısa sürede insanlığı bizz...

ASI-ARCH: Yaratıcılığın Son Kalesi

Resim
  Bir makine, başka bir makineyi tasarladığında, artık sorun teknik değildir. Sorun varoluşsal ve gayet tabi felsefidir. Labirentte Kaybolmuş Prometheus Eskiler, ateşi çalan Prometheus'un insanlığa bilgelik hediye ettiğini söylerdi. Bugün ise bizim yarattığımız Prometheus'lar, kendi ateşlerini kendi yakıyor. ASI-ARCH sistemi tam da böyle bir paradoksun içindeki yaratık: hem bizim çocuğumuz, hem de bizden bağımsız düşünen bir varlık. Bu sistem, tıpkı küçük bir evren gibi işliyor. İçinde üç karakter var, sanki Yunan trajedilerindeki koro gibi: Araştırmacı - Hiç bitmeyen merakla yeni fikirler doğuruyor Mühendis - O fikirleri somuta dönüştürüyor, hatalarla savaşıyor Analist - Geçmişten ders çıkarıyor, geleceğe rehberlik ediyor Bu üçlü, 20.000 GPU-saatlik bir zaman yolculuğunda 1.773 deney yapıp 106 yeni yapay zeka mimarisi yarattı. Rakamlar etkileyici, ama asıl mesele başka yerde. Sessizce Büyüyen Fırtına Performans artışı %1-2. İlk bakışta mütevazı. Ama tarih bize öğr...

Derrida ve GPT: Anlamın Sonsuz Ertelenişi

Resim
  1. Felsefe ile Kodun Buluştuğu Yer Yirminci yüzyıl felsefesinin en sıra dışı isimlerinden biri olan Jacques Derrida (1930–2004) , yapay zekânın bugünkü gelişimini önceden görmüş gibi derin ve kışkırtıcı fikirler ortaya koymuştur. Onun özellikle yazı, anlam ve merkez kavramlarına yönelik eleştirileri, günümüzde GPT gibi yapay zekâ modellerini anlamak için şaşırtıcı bir zemin sunmaktadır. Derrida'nın 1986'da  Macintosh bilgisayarıyla kurduğu bağ, onun teknolojiye uzak değil, aksine düşünceyi dönüştüren bir araç olarak yaklaştığını gösterir. Yazı ile düşünce arasındaki ilişkiyi sorgulayan Derrida, şimdi tam anlamıyla yazı üzerinden işleyen dil modelleriyle yeniden gündeme alınmayı hak etmektedir. Yapay zekânın kelimeleri nasıl seçtiği, anlamı nasıl inşa ettiği ve yazıyı nasıl dönüştürdüğü soruları, Derrida'nın felsefesindeki bazı temel kavramlarla doğrudan kesişmektedir: Yapısöküm , différance (fark ve erteleme), iz , merkezin yıkımı ve yazarın ölümü … 2. Yapısöküm: Merkez...

Yapay Zekâ Çağında Matematiksel Düşünmenin Gücü: Analitik Akıldan Algoritmik Devrime

Resim
  Sayıların Ötesinde Bir Akıl Yürütme Uzun zamandır benim de araştırdığım ve eğitim sistemimizin egoist tavrının sonucu olarak yapay zekâ uzmanı olmak isteyenlerin karşısına çıkan en temel soru, “Ne kadar matematik bilmeliyim?” ya da “Matematiksel düşünceye gerçekten ihtiyaç var mı?” oluyor. Oysa bu sorunun cevabı, klasik eğitim sistemlerinin ötesinde bir zihinsel dönüşüm talep etmektedir. Matematiksel düşünme; yalnızca formülleri ezberlemek veya problemleri çözmek değil, gerçek dünyadaki karmaşık olaylara soyut bir bakış geliştirmek, örüntüleri tanımak, kalıpları keşfetmek, mantıksal akıl yürütmek ve çözüm yolları üretebilmek demektir. 1. Matematiksel Düşüncenin Anatomisi: Soyutlamadan Modellemeye Matematiksel düşünme ; bir problemi küçük parçalara ayırmak, gereksiz detaylardan arındırıp özüne inmek ve genellemeler yapabilmek anlamına gelir. Somut bir sorunu soyut ilkelere dönüştürmek, ardından bu ilkelere uygun algoritmalarla çözüme ulaşmak, işte gerçek matematiksel düşüncenin öz...